MADEN KANUNUNUN 29. MADDESİNİ DEĞİŞTİREN 7020 SAYILI KANUN VE MADEN BÖLGELERİ (Temmuz 2017)

Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 7020 sayılı Kanun 18.05.2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmiş, 27.05.2017 tarih ve 30078 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bu Kanunun 10. maddesi ile 3213 sayılı Maden Kanununun 29. maddesi değiştirilmiş ve maddeye yeni fıkralar eklenmiştir.

Yapılan değişiklik ve eklemeler şu şekildedir.

“Şehirleşme, işletme güvenliği, rezervin verimli işletilmesi ve benzeri sebeplerden dolayı yapılacak proje ve planlama çerçevesinde Genel Müdürlüğün teklifi ve Bakan onayı ile maden bölgesi ilan edilebilir. Maden bölgesindeki ruhsatların bir veya birden fazla ruhsatta birleştirilmesi Genel Müdürlükçe yapılır.”

“Maden bölgesinde belirlenen alandaki ruhsatların tüzel kişiliği haiz bir şirkette birleştirilmesi için ruhsat sahiplerine altı aya kadar süre verilir. Ruhsat sahiplerinin kurulacak olan bu şirketteki ortaklık payları, maden rezervi de göz önüne alınarak belirlenir. Ruhsatların birleştirilmesi, belirlenen alandaki toplam rezervin en az yarısına tekabül eden ruhsat sahiplerinin talebi hâlinde gerçekleştirilir. Bu talep sahipleri ikiden az olamaz. Talep sahibinin iki olması hâlinde ise hissedarlardan birinin rezerv oranı en az yüzde on olmalıdır. Yeterli talebin sağlanamaması durumunda belirlenen alandaki tüm ruhsatlar iptal edilir. Bu sahalar, alan sınırlamasına bağlı kalmaksızın Genel Müdürlük tarafından belirlenen kriterlere göre ihale edilerek ruhsatlandırılır. İptal edilen ruhsatlara ilişkin Genel Müdürlükçe tespit edilen yatırım giderleri Bakanlık bütçesinden karşılanır. Birleşen ruhsatların alan sınırlarını belirleme yetkisi Genel Müdürlüğe aittir. Maden bölgesi içerisinde bulunan ihalelik sahalar, ihale taban bedeli yatırılarak birleşen ruhsata ilave edilebilir.

Belirlenen alandaki toplam rezervin en az yarısına tekabül eden ruhsat sahiplerince birleştirmenin talep edilmesi hâlinde, birleştirmeye dâhil olmayan diğer ruhsatlar iptal edilir. İptal edilen ruhsatların Genel Müdürlükçe tespit edilen yatırım giderleri, birleştirme yapılan ruhsat sahibince ödenir ve bu ruhsat alanları birleştirilmiş ruhsata ilave edilir. Tespit edilen yatırım giderinin ruhsat sahibince altı ay içinde ödenmemesi hâlinde ise belirlenen alandaki ruhsatların tümü iptal edilir.

Şehirleşme, çevresel ve benzeri etkiler dikkate alınarak bazı alanlardaki I. Grup ve II. Grup (a) madencilik faaliyetleri valilik görüşü ile Bakanlık tarafından kısıtlanabilir. Bakan onayı ile kısıtlanan alandaki I. Grup ve II. Grup (a) bendi maden ruhsatları, rezervi dikkate alınmak suretiyle maden bölgesine ya da başka bir alana taşınarak ruhsatlandırılabilir. Bu tür ruhsatlandırma işlemi ihalelik sahalar üzerinde de ihalesiz yapılabilir. Kısıtlama ve taşınma alanlarındaki rezerv tespitleri valiliklerce yapılır.

Maden bölgesi olan illerde bu bölgeleri yönetmek üzere maden bölgesi komisyonu kurulur. Bu komisyon, büyükşehirlerde Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı bünyesinde, diğer illerde ise il özel idaresi bünyesinde faaliyet gösterir. Komisyon; valilik, ilgili belediye ve ruhsat sahibi şirket temsilcilerinden oluşur.

Komisyon, ruhsat sahasındaki faaliyetlerin projeye, çevre ve insan sağlığına uygun yürütülmesini kontrol ederek madencilik faaliyetlerinin geçici olarak durdurulması dâhil gerekli tedbirlerin alınmasını sağlar. Komisyon geçici olarak durdurma faaliyetlerini Genel Müdürlüğe bildirir. Genel Müdürlük, komisyonun maden bölgeleri ile ilgili faaliyetlerini inceler ve denetler.

Ruhsat sahibi tarafından, ocak başı satış tutarının %0,5’i, komisyonun maden bölgesi için yapacağı harcamaları karşılamak üzere, büyükşehirlerde Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı, diğer illerde ise il özel idaresi hesabına yatırılır. Maden bölgesindeki her grup maden işletme ruhsatı için bu Kanun kapsamında irtifak ve/veya intifa hakkı tesis edilebilir ve kamulaştırma yapılabilir. Maden bölgesi alanında rödövans sözleşmesi yapılamaz ve varsa mevcut sözleşmeler iptal edilir.

Maden bölgesi ilan edilmesi, ruhsatların birleştirilmesi, taksiri ve iptal edilmesi, yatırım giderlerinin belirlenmesi ve ödenmesi, maden sahalarının ihale edilmesi, rezerv tespiti ve ruhsatlandırma, bir veya birden fazla il sınırına giren maden bölgeleri komisyonunun oluşturulması, toplanma ve çalışma süresi, görev ve yetkileri, faaliyetlerin inceleme ve denetimi ile ruhsatların taşınması, proje ve planlaması gibi uygulamaya ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”

Ancak; birbirine yakın ruhsatların birleştirilerek işletme güvenliğinin sağlanması hususu yeni olmayıp, daha önce mevzuatımıza girmişti. Öncelikle İstanbul-Cebeci Bölgesinde bulunan kalker ocakları için düşünülen bu tasarı, çok daha kapsayıcı ve ülke genelinde uygulanabilen hükümlere dönüşmek suretiyle ve yukarıda yer verilen şekliyle kanunlaşmıştır. Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6592 sayılı Kanun (Kabul tarihi:04.02.2015) 18.02.2015 tarih ve 29271 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş, bu Kanunun 14. maddesi ile Maden Kanununun 29. maddesi değiştirilmiş ve “Maden ruhsat sahaları ile hammadde üretim izin sahalarında rezervin verimli bir şekilde değerlendirilmesi, can ve mal güvenliği tedbirlerinin alınması amacıyla birden fazla ruhsatın birbirine mücavir olarak bulunduğu sahalarda faaliyetlerin ortak bir proje çerçevesinde yapılmasına hak sahiplerinin rızasının olması hâlinde Genel Müdürlük kararı ile, ruhsat sahiplerinin rızasının olmaması hâlinde Bakan onayı ile karar verilebilir. Bu amaçla, ortak ruhsat alanları içinde belirlenecek termin planları dikkate alınarak işletme izin alanları yeniden düzenlenebilir.” hükmü getirilmişti.

İstanbul-Cebeci bölgesinde halihazırda faaliyet gösteren taş ocaklarında; bazı ruhsat alanlarının küçük olması nedeniyle derinlere doğru riskli şevler (90-180 m.) oluşturulmak suretiyle üretime devam edilmekte olduğu, ruhsat sınırlarında üretilemeyen hammadde duvarlarının kaldığı, patlatma etkisiyle gevşemiş kaya bloklarının düşme-devrilme riski taşıdığı, bazı ocaklarda üstteki kaya kütlesinin patlatma etkisiyle göçmesi sonucu heyelanlar oluştuğu, yaşanan sorunların yalnızca bunlarla sınırlı olmadığı göz önüne alınarak gerek mevcut tüm sorunların giderilmesi gerekse yörede modern bir madencilik faaliyetine geçilebilmesi için bölgede yer alan 15 ocağın işletme ruhsatları ve işletme izin alanları birleştirilerek Çevre ile uyumlu bir Agrega Havza Madenciliği’nin planlanması yapılması bu çerçevede tüvenan taş üretim termin planı hazırlanması ve işletme ruhsat ve izin alanlarının birleştirilmesi çalışmaları, bu hükmün işletilmesi suretiyle devam etmektedir.

Maden Bölgeleri de, yeni bir kavram değildir. Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6592 sayılı Kanun ile Maden Kanununun 29. maddesi değiştirilmiş ve yukarıda yer alan fıkradan sonra gelmek üzere; “ I. Grup madenler ve II. Grup (a) bendi madenler için valiliklerce yapılan ildeki planlama çerçevesinde Genel Müdürlüğün uygun görüşü alınarak maden bölgeleri oluşturulabilir. Oluşturulacak maden bölgelerinin altyapı hizmetleri valiliklerce yapılır. Kısıtlanan alandaki ruhsatlar rezerv miktarları göz önünde bulundurularak maden bölgelerine taşınarak ruhsatlandırılır. Bu tür ruhsatlandırma işlemi ihalelik sahalar üzerine de yapılabilir. Bu fıkrada belirtilen taşıma işlemleri, ruhsat sahiplerinin de rızasının olması hâlinde Genel Müdürlük kararıyla; ruhsat sahiplerinin rızasının olmaması hâlinde 7 nci maddede belirtilen Kurul kararı ile yapılabilir. Taşıma işlemi yapılırken ruhsat sahiplerinin kazanılmış hakları korunur. Ruhsat sahasında bulunan tesislerin sökülmesi, taşınması ve yeniden inşa edilmesine ilişkin masraflar Bakanlıkça tespit ettirilir ve kısıtlama ve taşıma işlemini talep eden kamu kurum ve kuruluşu tarafından ruhsat sahibine ödenir. Tespit edilen masraflar dışında herhangi bir ödeme yapılmaz.” hükmü eklenmişti.

7020 sayılı Kanunla yapılan değişiklik neticesinde; Maden Kanununun 29. maddesi muhafaza edilmiş ancak yukarıda yer verilen 29. maddesinin son fıkrası 8 fıkra halinde yeniden düzenlenerek “Maden Bölgesi” ilan edilmesine ilişkin esaslar biraz daha netleştirilmiş, uygulamaya ilişkin usuller ise Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmeliğe bırakılmıştır.

Gerçekleştirilen Kanun değişikliği (7020 sayılı Kanun) ile bazı alanlardaki I. Grup ve II. Grup (a) madencilik faaliyetlerinin valilik görüşü ile Bakanlık tarafından kısıtlanabileceği, bakan onayı ile kısıtlanan alandaki I. Grup ve II. Grup (a) bendi maden ruhsatlarının, rezervi dikkate alınmak suretiyle “Maden Bölgesi” ne ya da başka bir alana taşınarak ruhsatlandırılacağı hükmü getirilmiştir.

Ancak bu da bir ilk değildir. Maden hukuku literatürüne ilk defa maden ruhsat sahalarının kısıtlanması, 24.06.2010 tarih ve 27621sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5995 sayılı Kanun (Kabul tarihi:10.06.2010) ile 3213 Sayılı Maden Kanununun 7/I maddesine eklenen “Madencilik faaliyetlerinin yapılması ve ruhsatlandırma işlemlerinin yürütülmesi ile ilgili olarak yeni verilecek ruhsat alanlarına maden işletme yöntemi, faaliyetin yapıldığı bölge, madenin cinsi, yapılacak yatırımın çevresel etkileri, şehirleşme ve benzeri hususlar dikkate alınarak, temdit talepleri dahil ruhsat verilen alanlarda kazanılmış haklar korunmak kaydıyla, ilgili kurumların görüşleri alınarak Bakanlık tarafından kısıtlama getirilebilir. İlk müracaat veya ihale yolu ile yapılacak ruhsatlandırmalarda müracaatın yapılacağı alanlar diğer kanunlar ile getirilen kısıtlamalar göz önüne alınarak Bakanlıkça ruhsat müracaatına kapatılabilir. Kısıtlama gerekçesi ortadan kalkan alanlar ihale yoluyla aramalara açılır. Bu Kanun dışında madencilik faaliyetleri ile ilgili olarak yapılacak her türlü kısıtlama ancak kanun ile düzenlenir.” hükmüyle girmişti. 

5995 sayılı Kanunla getirilen kısıtlama; bazı yerlerin tamamen maden arama müracaatlarına kapalı kısıtlı alan hale getirilmesi, bazı alanların da ancak ilgili kamu kurum ve kuruluşundan izin alındıktan sonra ruhsata bağlanması şeklinde Maden Kanununun 7/2. ve 3. fıkralarında yapılan düzenleme ile öngörülmüştü.